DEVAM: 5. Yolculukta
İki Namazı Birleştirerek Kılmak
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
وَابْنُ
مَوْهَبٍ الْمَعْنَى
قَالَا
حَدَّثَنَا
الْمُفَضَّلُ
عَنْ
عُقَيْلٍ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ إِذَا
ارْتَحَلَ
قَبْلَ أَنْ
تَزِيغَ الشَّمْسُ
أَخَّرَ
الظُّهْرَ
إِلَى وَقْتِ
الْعَصْرِ
ثُمَّ نَزَلَ
فَجَمَعَ
بَيْنَهُمَا
فَإِنْ
زَاغَتْ
الشَّمْسُ
قَبْلَ أَنْ
يَرْتَحِلَ
صَلَّى
الظُّهْرَ
ثُمَّ رَكِبَ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَالَ
أَبُو دَاوُد
كَانَ
مُفَضَّلٌ
قَاضِيَ
مِصْرَ
وَكَانَ
مُجَابَ
الدَّعْوَةِ
وَهُوَ ابْنُ
فَضَالَةَ
Enes b. Mâlik'den;
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) güneşin zevalinden önce yola çıktığı vakit
öğle namazını ikindi vaktine kadar te'hir eder, sonra hayvanından inerek
ikisini birden kılardı. Eğer yola çıkmadan önce güneş (batıya) kaymışsa öğleyi
kılıp da yola çıkardı.
Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu
hadisin râvisi olan) Mufaddal, duası makbul Mısır kadısı İbn Fadâle'dir.
Diğer tahric: Buhârî,
taksîrü's-salât; Müslim, müsâfirîn; Nesâî, mevâkît
AÇIKLAMA:
Bu hadis, seferde iki
namazı birleştirerek kılmanın caiz olduğunu söyleyen ulemânın delilidir.
Gerçekten hadisin
zahirine bakılırsa Resûlullah (s.a.v.)'in zevâldan önce yola çıktığı zaman
öğleyi İkindi vakti girinceye kadar beklettiği, ikindi vakti girdikten sonra
ikisini birden kıldığı anlaşılır.
Nitekim Müslim'in
rivayet ettiği şu hadis-i şerif de yolculuk esnasında öğleyi te'hir ederek
ikindi vakti girdikten sonra ikindi namazıyla birlikte kılmanın caiz olduğunu
açıkça ifâde etmektedir.
"Peygamber
(s.a.v.) seferde iki namazı birden kılmak istediği zaman öğleyi ikindinin ilk
vakti girinceye kadar te'hir eder, sonra ikisini birden kılardı."[Müslim,
müsâfirîn]
iki namazı bir vakitte
cem' etmeyi uygun görmeyen Hanefî ulemâsı bu hadisi şöyle anlıyorlar: Resül-i
Ekrem (s.a.v.) öğle namazını ikindi vakti yaklaşıncaya kadar te'hir etmiştir.
Öğleyi kıhncaya kadar ikindi vakti girmişti. Böylece öğleyi son vaktinde,
ikindiyi de ilk vaktinde kılmıştır. Zahirde ise, iki namaz bir vakitte
birleştirilmiş gibi gözüküyor. Delilleri ise, Buhari ile Müslim'in Abdullah b.
Mes'ud'dan rivayet ettikleri:
"Resûlullah (s.a.v.)'in
(Müzdelife'de) Cem'den başka hiçbir yerde, hiçbir namazı vaktinin haricinde
kıldırdığını görmedim. Resül-i Ekrem (Müzdelife'de) akşam ile yatsıyı birlikte
kıldı"[Ahmed Naim, Tecrid Tercemesi II, 400; III, 535; Nesaî, mevakit;
Müslim, hac; Buhari, hac] mealindeki hadisle Müslim'deki şu hadistir:
"uyku sebebiyle namaz kaçırmakta bir vebal yoktur. Vebal ancak
uyanıklıktadır. O da bir kimsenin bir namazı, başka bir namazın vakti girinceye
kadar te'hir etmesidir."[Müslim, mesâcid; Ebû Dâvûd, salat; Tirmizi,
mevâkit; Nesaî, mevakit]
Hanefî ulemâsı bu
hadis-i şeriflere bakarak "Namazı vakti haricinde kılmak için uyuya
kalmaktan başka özür yoktur" diyorlar. Nitekim Müslim'de geçen,
"Resûlullah (s.a.v.) hiçbir korku ve sefer yokken öğle ile ikindiyi
birlikte kıldı"[Müslim, musâfirîn] mealindeki hadis-i şerifte Hanefî
ulemasını te'yid etmektedir. Çünkü namazı cem' etmek için hiçbir sebep olmadığı
halde namazı birleştirerek kılmak caiz olamayacağına göre Resûl-i Ekrem'in
hiçbir sebeb yokken iki namazı cem' ederek birlikte kılacağı söylenemez.
Öyleyse bu hadis-i şerifteki söz konusu olan cem'den maksat şeklî cem'dir. Yani
öğleyi son vaktinde ve ikindiyi de ilk vaktinde peşi peşine gelecek şekilde,
yatsıyla akşamı da aynı şekilde kılmaktır.
Tirmizî'nin rivayet
ettiği şu hadis-i şerif de Hanefî ulemâsının görüşünü te'yid etmektedir:
"Her kim özürsüz olduğu halde iki namazı birleştirerek kılarsa büyük
günahların kapılarından birine adım atmış olur."[Tirmizî mevâkît]